Günümüzde artan nüfusla beraber dengeli ve düzenli beslenme sorunlarının yanı sıra gıda erişiminde de zorlukların yaşandığından söz etmek mümkündür. Günlük protein, karbonhidrat, yağ alımı dengeli olmalıdır bu sebeple alternatif kaynaklar aranmaya başlanmıştır. Bunlardan birisi de bitkisel protein kaynaklarıdır.
Bitkisel protein kaynakları geleneksel hayvancılık ürünü olan et tüketiminin yerine tercih edilmektedir ancak vücudumuzda bitkisel proteinlerin emilimi hayvansal proteinlerin emilimine kıyasla daha düşük düzeylerde gerçekleşmektedir. Bu sebeple diyette bitkisel temelli proteinler kullanılacaksa miktarın sağlık açısından dengeli olması şarttır. Artan nüfusla beraber besin üretimi ihtiyacı da artmaktadır. Besin üretimi için ihtiyaç duyulan tarım alanı gereksinimi ve artan nüfusla paralel olarak gerekli olan yaşam alanı açısından rekabet olacağı düşünülmektedir. Geleneksel yöntemlerdense artan besin ihtiyacı geleneksel hayvancılığın çevresel yükü değerlendirildiğinde toprağa bağımlı olmayan sadece tatlı su kaynaklarının değil tuzlu su kaynaklarının da kullanılabildiği biyokütlesi çok fazla olan yosunların (Alg) alternatif bir protein kaynağı olarak tüketilmesi öngörülmektedir. Alglerin mikroskobik canlılar olmaları ve genetik düzenlemeye yatkın olmaları üzerinde oynamaların yapılabilmesi ve genel anlamda büyük yosunlara kıyasla protein içeriklerinin daha fazla olması sebebiyle alternatif protein kaynaklarıdır.
Algler besin kaynağı olarak günümüzde ve bundan öncesinde de birçok toplum tarafından tüketilmektedir. Alg tüketimine dair veriler incelendiğinde ilk olarak Şili’de milattan önce 1400’lü yıllarda insan beslenmesinde kullanıma başlanmıştır.