Sürdürülebilir Beslenmede Sera Gazı Emisyonunu Sınırlandırmak için Uygulanabilir Stratejiler
Sera gazı emisyonunu sınırlandırmak ve sera gazı emisyonu düşük olan diyetleri teşvik etmek amacıyla uygulanabilecek bazı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımları genel olarak değerlendirecek olursak; Karbon Vergisinde Pigov vergisi kullanılmaktadır. Bu vergiyle sadece sürdürülebilir tüketim değil bununla beraber sürdürülebilir üretim de teşvik edilmektedir.
Pigov vergisinde et tüketimiyle birlikte oluşan olumsuz çevresel etkisinin hafifletilmesi hedeflenmektedir. Karbon Etiketleme ise bir besin üretiminde ya da tüketiminde besinin yaşam döngüsünün çevresel etkilerinin değerlendirilme sürecinde karbon etiketi kullanarak bir üründe tespit edilmektedir. Karbon etiketi kullanılarak bir ürünün yaşam döngüsü sürecinde oluşan emisyonlar ve kaynak kullanımını buna ek olarak çevreye etkisini hesaplamada kullanılmaktadır. Besin sisteminde karbon etiketi kullanımının sera gazı emisyonunu azaltabileceğini belirterek küresel çevre üzerindeki etkisine önemli bir göstergedir.
Sürdürülebilirlikte SGE’nu sınırlandırmak için uygulanabilecek bir diğer strateji Sürdürülebilir Politikalardır. Stratejilerden bir başkası ise Besin Kaybını ve Besin Atıklarını Azaltmaktır. Tarladan sofraya kadar her aşamada besin atıkları ve kayıpları oluşabilmektedir. Besin kaybı ve atıkları dünyada oldukça dikkat çekmektedir ve küresel sürdürülebilirlik durumunun önündeki büyük engellerden birisi olarak görülmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için BM tüketici ve perakende seviyelerinde kişi başına düşen besin atık değerlerini 2030 yılına kadar yarıya indirmeyi hedefleyerek üretim ve tüketim zincirindeki besin kayıplarını oranının azalması amaçlanmaktadır. 13 SGE’nu düşürmek için uygulanabilecek bir diğer strateji bitkisel besin tercihidir. Bitkisel besinler hayvansal besinlere kıyasla daha düşük sera gazı emisyonuna ve çevresel etkiye sahiptir. Organik Besinler bir diğer stratejidir. O
rganik tarımda sentetik pestisit ve üretimi sırasında büyük enerji kullanılan mineral azotlu gübre kullanımının önüne geçmektedir. Organik Tarım yüksek biyoçeşitlilik sağlarken toprak erozyonunu da azaltmaktadır aynı zamanda pestisitler, nitratlar, hayvan ilaçları ve suda kalıntı bırakan ürünlere daha az sahip olması sebebiyle tercih edilmektedir. Stratejilerden bir başkasıysa Mevsimlik Ürünleri değerlendirecek olursak tarladan sofraya kısa zincirli mevsimlik ürünlerin tüketimi sera gazı emisyonunu ciddi oranda olumlu yönde etkilemektedir. Ürünlerin paketlenmemesi, dondurulmaması, soğuk taşıma zincirine ihtiyaç duyulmaması, ambalaj atıklarının oluşmaması ürünün mevsiminde ve taze kullanılması sera gazı emisyonunda azalma sağlamaktadır. Aynı zamanda mevsiminde tüketilen ürünlerde daha az nitrat ve zira kalıntı bulunmaktadır. Buna ek olarak stratejiler arasında Minimum İşlenmiş Besinlerden de bahsetmek mümkündür. İşlenmiş ürünler içerik bakımından genel olarak yüksek yağlı, yüksek şekerli, tuzlu, ciddi oranda koruyucu içeren, renklendirici ve aroma verici maddeleri de bulunduran ürünlerdir. Besinlerin işlenmesi esnasında çok fazla su tüketimi bulunur ve çevreye olumsuz yükü oldukça fazladır bu sebeple besin işlemelerinde sınırlandırma yapmak sera gazı emisyonunda azalma için önemli etkenlerden birisidir.
Teknolojiyi Geliştirmek ve tarımda teknolojiyi kullanmak, ekonomik büyüme, küçük çiftliklerin desteklenmesi, kaynak tasarrufu sağlayan ev halkı, sağlık ve sürdürülebilirlik hedeflerini besin politikasına entegre etmek bu politikalar arasında gösterilebilir.
