Beslenme alışkanlıklarımız ve tercih ettiğimiz beslenme modeli hayatımızı birçok yönden etkilemektedir. Beslenme tercihleri başta kardiyovasküler hastalıklar, Tip II diyabet ve kanser olmak üzere BOH için en önemli değiştirilebilir tehlike faktörüdür. Tercih ettiğimiz beslenme modelini bitkisel kaynaklı diyet tipleriyle değiştirmek (Akdeniz tipi, Nordik tipi, Vegan/Vejeteryan tipi diyet modellleri gibi) sağlığı olumlu yönde etkilemekte ve obezite, kanser, kardiyovasküler hastalıklar, Tip II diyabet gibi kronik hastalıkların risk oranının azalmasını sağlamaktadır.
Kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin fazla olması buna ek olarak beslenmede yetersiz sebze, meyve, kuruyemiş ve diyet lifindeki düşük tüketimler bulaşıcı olmayan hastalıkların artışında
önemli bir yer tutmaktadır. Batı diyetlerine kıyasla sürdürülebilir diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmasa batı diyetlerindense sürdürülebilir diyet modellerini tercih eden bireylerin ölüm oranı ve ölüm risklerindeki düşüşler değerlendirilmiştir. Sürdürülebilir diyet modellerinde kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi azalırken bitkisel ürünlerin sebze ve meyve tüketiminde artış beklenmektedir. Sürdürülebilir beslenme sürdürülebilir diyet modellerindeki besin dağılımlarından dolayı hem çevreyi hem sağlığı olumlu yönde etkilemektedir.
Sürdürülebilir beslenmenin ilkelerinden bahsedecek olursak;
Yeterli ve dengeli beslenmek
Düşük karbon izine sahip besin tercihi
Düşük su ayak izine sahip besin tercihi
Çevreye zararı düşük besin modeli tercihi
Paketli gıdaların tüketilmemesi ya da tüketim sıklığına dikkat edilmesi
Sürdürülebilir balıkçılık ürünleri tercihi (mevsiminde avlanmış avlanma riski olmayan su ürünleri tercihi)
Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek
Baklagil, yağlı tohumlar ve tam tahıllı besinlerin tüketiminin artması
Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi
Hayvansal kaynaklı besinler yerine bitkisel kaynaklı protein tercihi
Kırmızı et ürünleri ve işlenmiş et ürünlerindeki tüketimin azaltılması
Besin israfına dikkat edilmesi Besinlerin düzgün koşullarda muhafaza edilmesi
Poşet, plastik ve ambalaj atık oranını düşük tutulması
Bunlar göz önünde bulundurulduğunda ve örnek diyet tipleri incelendiğinde sürdürülebilir diyet modellerinden Akdeniz diyet modeli ön plandadır. Akdeniz diyeti besinlerle beraber vücuda aldığımız biyoaktif bileşenler, antioksidan ve anti inflamatuar ajanlar sayesinde koruyucu etki sağlamaktadır. Akdeniz diyetinde tüketilen sebze, meyve, zeytinyağı ve kırmızı şarap içeriklerinde bulundurdukları E ve C vitamini gibi antioksidanlar, flavonoidler ve fenolik bileşikler gibi polifenollerin bunlara ek olarak biyoaktif bileşiklerin alım oranının diğer diyetlere kıyasla yüksek olması sebebiyle
yaşla ilgili kronik hastalıkların azalmasına ve sağlıklı yaşam süresinin uzamasına katkı sağlayabileceği bildirilmiştir. Akdeniz Diyetiyle beraber koruyucu etkileri sayesinde kronik hastalıkların oluşma riskini azaltmaktadır. Aynı zamanda AD içerisinde balık ve zeytinyağı tüketimiyle beraber yağ asitleri ve doymuş yağ asitlerinin alımındaki artışla kalp damar hastalıklarından koruma konusunda da etkili bir diyet modelidir. AD glisemik yükü ve enerji yoğunluğu düşük bir diyet modeli olmasından dolayı metabolik kontrol sağlamaktadır. Birçok araştırma sonucuna göre de AD sayesinde HDL kolesterol, kan basıncı, trigliserit, bel çevresi ve kan glukoz düzeyleri açısından olumlu etkileri bilinmektedir ve bunun sonucu olarak Akdeniz diyetinin metabolik sendromdan koruyucu özelliğe sahip bir diyet modeli olduğundan söz etmek mümkündür.