Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “En düşük emekli maaşı 7 bin 500 olacak. 5 bin 500 TL olan emekli aylığını 2 bin TL artırıyoruz.” dedi.
Erdoğan, “HÜDAPAR’a yakıştırılan bazı çirkinlikler var. HÜDAPAR bunları kabul etmiyor, bizim terörle hiçbir ilgimiz olmaz diyor, tamamen yerli ve milli yapı. HÜDAPAR Cumhur İttifakına desteğini önemli ve kıymetli buluyorum.” açıklamasını yaptı.
(Genel seçim) Erdoğan, “17 kabine üyemin hemen hemen her birine değişik illerde görevler vereceğiz, onları büyükşehirlerden aday yapmayı belirledik.” ifadelerini kullandı.
NTV’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Tüm İslam alemi için özellikle depremde ebediyete uğurladığımız şehitlerimize inşallah rahmete vesile olsun. Bu arada 100 bini aşkın yaralılarımızın şifa bulmasına vesile olsun diyorum. Özellikle de enkazların süratle kaldırılması ve bir diğer taraftan şu anda malum bir taraftan çadırkentler öbür taraftan konteyner kentler, prefabriklar ve şimdi de yarın inşallah temel atmaya başlıyoruz. Kalıcı konutların da süratle söz verdiğimiz gibi 1 yıl içerisinde kalıcı konutları bitirmeye Rabbim muvaffak etsin. Böyle bir yıkımın karşısında Türkiye’den daha hızlı refleks gösterecek başka bir ülke yok.
Bakan arkadaşlarım o günden bugüne bölgeden hiç ayrılmadan koordinatörlük görevini yaptılar. Her ilin milletvekilleri oralarda görev yaptı. O ilin valisi bakan arkadaşlarıma yardımcı oldular. Diğer illerden başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere bölgeye sevk ettik. Polis, asker, sağlıkçı, madenci, itfaiyeci aklınıza kim gelirse bölgeye gönderdik. Madencilerden yeraltı çalışmalardan büyük kabiliyetleri var. Kendilerinden çok istifade ettik. Binlerce iş makinasını, uçağından helikopterine gemisinden İHA’sına kadar depremzedelerimiz için harekete geçirdik. Çalışmaların düzene girmesiyle arama kurtarmadan enkaz kaldırma çalışmalarını profesyonelce yerine getirmeye çalıştık.
Ağır kış şartlarına rağmen gerek dahili, harici tüm arama kurtarma ekiplerinin başarılı çalışmalarını gördük. Yılmadılar, usanmadılar. Çalışmaları yerine getirdiler. Ne kadar büyük bir millet olduğumuzu bir kez idrak ettiler. Milletimiz asrın felaketi karşısında asrın dayanışması gösterdiler. Bundan sonra da en önemli gündemimiz deprem olacak. Tek derdimiz yaraları sarmak olacak. Depremde yıkılan binalarda sorumlulukları olanlar soruşturmada. Bu arada 302 şüpheli tutuklandı. 312 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerden 4’ünün yurt dışında olduğu, 64’ünün de öldüğü tespit edildi. 106 müteahit, 163 yapı sorumlusu, 18 şüpheli de binada değişiklik yapan kişi. Adli kontroldeki 466 şüpheliden 85’i müteahhit, 56’sı yapı sahibi, 34’ü binada değişiklik yapan kişiler. Adli süreçler devam ediyor. İddianameler de mahkemelere gönderilecek. Milletime bu acıları yaşatan, sorumluluklarını yerine getirmeyen adalet önünde bunun hesabını verecek.
Şu anda Çevre Şehircilik ve İklim Değişiklik Bakanlığı’nın geçmiş deneyimleri ve ellerinde tip projeleri var. Yeniden inşa ve ihya dönemi fiilen başlamış durumda. Van’da biz bu işi yaşadık. Bingöl’de, İzmir’de yaşadık. Antalya, Muğla, Manavgat’ta bu işleri yaşadık. Sadece şehirlerde devasa dikey mimari tarzı değil. Bir taraftan zemin artı 3 bilemedin 4. Bir taraftan da köy evlerini yapmak suretiyle bunları ispatladık. Bu işte çırak değiliz, kalfalığı geçtik, ustalığı da yakaladık. Artık sulak zeminler değil, sert zeminlerde kalıcı konutların yapılması çalışmalarını sürdürüyoruz. Toplam 40 bin 104 afet konutunun ihalesi yapıldı. 6 bin 223 köy evinin de ihalesi yapıldı. Böylelikle afet bölgelerinde toplamda 46 bin 327 afet konutu ve köy evinin yapım süreci başladı. Bir yıl içerisinde 11 ilde toplamda 650 bin konut inşa ederek hak sahiplerine teslim edeceğiz.
Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bu konularda özellikle biz ilk defa bu adımları atmıyoruz. Bunu söyleyenlerin geçmişinde bu tür adımlar yok. Sen 1 seneyi hedef koyarsın 13, 14, 15 ay olur. Biz bunu Van gibi depremde ispat ettik. Şu anda bu işi yaşamak görmek isteyenler Van’a giderler, Edremit ilçesinden Van denizini seyrederler. Böyle bir yeri depremin ardından gerçekleştirmiş olan bu iktidar. Aynı şekilde Erciş’i baştan aşağı yaptık. İzmir’de aynı şekilde. Dikey mimariye girmiyoruz. İlk yaptığımız iş süratle zemin kontrollerini yapmak oldu.
Depremin tehdit etmediği hiçbir şehir yok ama felaket tellallığı yapmayı doğru bulmuyorum. Bu o şehirde yaşayan insanların o şehirlerde yaşama noktasında onları adeta tehdit altına almayı getirir. İstanbul Belediye Başkanı iken İstanbul’a girişi vizeye tabi tutma gibi tezim vardı. İstanbul’a her gelen rahatlıkla girsin, bu olamaz. İstanbul’a girmenin bir bedelinin olması lazım. Londra’ya giremezsiniz, belli kuralları var. Bunun sebebi nedir? Trafiktir. Oralarda araç otoparklar şunlarla ilgili olarak yasaklar konulmuştur. İstanbul’da 8 milyondu nüfus. Şu anda 15 milyonu geçti. Bir de tabii planlama noktasında İstanbul maalesef zannedildiği gibi planlanmadı, uygulamaya konulmadı. Kimse o planlara uymuyor. Bu zamana kadar iddiamız vardı. Kentsel dönüşüm dedik. Muhalefet kentsel dönüşümü rantsal dönüşümü rantsal dönüşüm diye tanımlamaya başladı. Rant toplama işi muhalefete ait. Bu işi iyi beceriyor.
Fikirtepe’de kentsel dönüşüm için adeta affınıza sığınıyorum yırtındık. Buradaki kentsel dönüşümü yeni yeni hayata geçirdik, o kadar sıkıntılar yaşadık. Aynı şekilde Üsküdar’ın Küplüce, Yavuztürk, Ferah Mahallesi’nde muhteşem konutlar yaptık. Benim vatandaşım oranın belli kısmında çok direndi. Yaptırtmadı. Kendi oturduğum yeri bile verdim. Bizi görsünler onlar da buna uysunlar diye Burhaniye’de. Şu anda oraları bir görseniz, oralardaki kentsel dönüşümün ne kadar güzel, hakikaten insanlara gurur, onur verici olduğunu görürsünüz. Bitenlerin dışında hala devam eden inşaatlar var. Çamlıca Camii’nin alt kısmını kapsayan bir yer. Manzarasıyla her şeyiyle çok çok güzel bir yer. Bazen takılıyorlar bana. Yapılan binanın bedeli en az bire beş, bire on katladı. Tabii giriş katlarında dükkanlar, mağazalar açılmaya başladı. Yapıldıktan sonra herkes ‘Allah razı olsun’ diyorlar ama oraya kadar çok çok çileden çıkarıyorlar. Bir gün cuma namazından sonra onlara hitap ettim, ‘Ne olur şu binalarınızı yıkalım, kiranızı biz ödeyeceğiz, süratle bu yıkımları yapalım, korkuyorum, yarın bir gün buralarda deprem olur, ondan sonra bunun hesabını kime soracaksınız? Gelip Erdoğan’a soracaksınız, beni bu durumda bırakmayın’ dedim. Bu tür şeyleri halkımla yaşayarak geliyoruz. Maksat şimdiden tedbirlerimizi alalım. Bütün tedbirlerimizi alıyoruz, alacağız. İnşallah bunlardan hummalı çalışmalarla en az hasarla bunları atlatmaya gayret edeceğiz. İnşallah CHP ve ortakları bu depremden ders çıkarmış olurlar da kentsel dönüşümün karşısında durmaktan vazgeçerler diyorum.
YÖK’e gerekli talimatları verdik. YÖK’te yüz yüze eğitimle alakalı nasıl Covid’de 2 sene sürdü. Online sistemle işi götürdük. İnşallah uzun süre olmayacak ama şu anda online sistemle biraz devam edelim. Şu anda KYK çok işimizi görüyor. Yurtlarda bir güven var. Osmaniye’de yurda gittim, baktım vatandaşlarım yerleşmişler. Yemek her şey orada çıkıyor. Çocuklar için abur cubur da var. Onlarla oturduk yemeğimizi yedik. Vatandaşla sohbetimde baktım güven var. Şartlar elverişli olursa uzaktan eğitimle yüzyüze harmanlandığı hibrit öğretim seçeneği tabii ki değerlendirecektir. Gereken adımların atılmasını sağlayacağız. Yüz yüze ile online mukayese edilemez. Türk Devletleri Teşkilatı ile artı yekvücud olduk. Onların sıkıntısında yanlarında olduk. Bizde sıkıntı olunca onlar bizim yanımızda oldu. Yaraların sarılmasına kadar kardeş ülkelerin desteğini gördük. Her türlü afete hazırlıklı olmalıyız. Başta Azerbaycan olmak üzere Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan sağ olsun hepsi de geldiler. Buradaki çalışmaları aynı heyecanla takip ettiler.
Milletim 20 yılda samimiyetimizi gördü bize inandı. Samimiyet üzerine, güven üzerine inşa edilen her birliktelik ebedidir. 20 yılda yaptıklarımız, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada neler yaptık? Bundan sonra neler yapacağız. Bütün bunları vatandaşlarımıza anlatalım. Bir hayali konuşmuyoruz, gerçekleştirdiklerimizi konuşuyoruz. Biz göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometre yol vardı bu yolu 29 bin kilometreye çıkardık. Otoyollardan otobanlara varıncaya kadar. Sadece İstanbul’dan İzmir’e 3,5 saate indi. Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de 26 tane havalimanı vardı, şimdi 58. Vatanımızın dört bir yanını inşa ve ihya etmemiz gerekir dedik. Eğitimde attığımız adımlar var. 78 üniversitemiz varken şimdi 208 üniversitemiz var. Şu anda Iğdır, Ağrı, Muş, Hakkari’ye varıncaya kadar üniversitemiz var. Benim Güneydoğu’daki vatandaşım, çocuğum üniversiteye girdiği zaman hali ne olacak demiyor.
İlkokulda kitabımızı bulamazdık. Kırtasiyeciye gittiğimizde 1 hafta 10 gün sonraya gün verirlerdi. Bugünler CHP’nin günleriydi. Onlar bize bunu yaşattı. Şimdi sıraların üzerine bu kitapları koyuyoruz. Çocuklarımız kitaplarını önlerinde buluyor. Hastaneler noktasında, sağlıkta bizler sayın Kılıçdaroğlu’nun Bay Bay Kemal’in SSK’nın genel müdürü olduğu dönemleri biliyoruz. Rahmetli Savaş Ay’ın programında beyefendiyi gayet iyi anlatıyordu. Okmeydanı SSK’da af ederseniz ölüp de rehine alınanları anlatıyordu. Bunları yaşadık. Şimdi orası Prof. Dr. Cemil Taşçı Şehir Hastanesi oldu, biz yaptık. Biz şehir hastanelerinden bahsediyoruz, çıkıyor bay bay Kemal ‘biz şehir hastaneleri yapamayacağız’ diyor. Ankara’da, İstanbul’da şehir hastaneler olmasaydı biz kovidde ne yapardık? Biz büyükşehirlerin tamamına bu şehir hastanelerini yapacağız. Sağlıkta başarılı olmaya mecburuz. Sağlıklı ülke olmadıktan sonra bir yere varmanız mümkün değil.
Ulaşımda, tarımda, diplomaside aynı başarı devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu ülke olarak şu anda parmakla gösterilen tek ülke Türkiye. Biz zaten dünyada kabul görmüşüz bu konuda. Karadeniz Tahıl Koridoru olayında Türkiye’nin başarısı hepsinin dilinde. Sayın Putin, ‘Ben tahıl koridorundan tahılı göndereyim, Avrupa’ya buradan yüzde 44 gitmesin, az gelişmiş Afrika ülkelerine gönderelim’ diyor. Ben de kendisine ‘Biz de bunu una çevrilelim ve az gelişmiş ülkelere gönderelim’ dedim. Sayın Putin’le tekrar görüşmemiz olacak. Aynı şekilde gübrede ihtiyaçlar var. Bunları temin, tedarik edeceğiz. Bunları az gelişmiş ülkelere göndererek onları rahatlatmanın gayreti içerisinde olacağız. Sıfır atık konusunda Türkiye’nin örnek uygulamaları var. Bizim hanım BM’de bir sunum yapacak. Bir şeyler yapıldığı için bu davetleri alıyorsunuz. Türkiye’ye yaşattığımız her bir sessiz devrim niteliğinde yapısal reformları dile getirsem günler sürer.
Nereden nereye diyorum ya, iki kelimenin arasını anlatmakla bitmez. Kimine Ayasofya derim, kimine Karabağ derim. Biz Ayasofya, Karabağ dediğimiz zaman anlayanlarla beraber yol yürüyoruz. Kimine TOBB derim. Anlayanı var, anlamayanı var. Bazısında Karadeniz’de doğalgazı keşfettik derim geldiğimiz yeri kavrar. Kimine İHA, SİHA, Akıncı’yı anlattığımda bunu dünya anlıyor da bizde hala anlamayanlar var. Kızılelma diyorsun adam anlamıyor. Kızılelma bir ufuktur. O ufku yakalamak herkesin kârı değildir.
Şu anda o masanın ortaya çıkardığı aday, biz Cumhurbaşkanı olduğumuz zaman bir cumhurbaşkanı yardımcımızı çıkardık diye bizimle istihza ediyordu, alay ediyordu. Şu anda bay bay Kemal, Cumuhrbaşkanına böyle bir soru sorulamaz, bu 15 de olur diyor. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Şu anda Ankara ve İstanbul belediye başkanlarını Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak taltif ettiğini söylüyor. Terör örgütünün siyasi uzantısını da masaya koydu. Devlet yönetiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. Öyle lafla sadece ben buradan Cumhurbaşkanlığı kaparsam, herkese sandayeler dağıtırsam Cumhurbaşkanlığını alırım diye ülke yönetilemez. Tam anlamıyla eski Türkiye’deki koalisyon mantığı ile çalışıyorlar. Dağıt sandalyeleri al Cumhurbaşkanlığı havalarında, bu kadar basit.
HDP en başından beri bu masanın yedinci ortağı idi. Biz masanın altında demiştik. Şimdi masanın altından üstüne çıktı. CHP’nin HDP ile asgari müşterekleri olduğunu biliyoruz. HDP eşittir PKK’dır, YPG, PYD’dir. Bu denklemde CHP’nin yeri nerede kalıyor? Bunu benim milletim düşünsün. Benim vatandaşım millidir, yerlidir, özellikle dışarılardan yönetilen emperyal kafaların mahkumu değildir. Emperyal kafaların tamamen dışında milli ve yerli olan yönetime benim vatandaşım layıktır. Benim vatandaşlarımı Kürt de olsa, Zaza da olsa, bunların ölümüne neden olanları dışarı çıkartmak için gayret sarfediyorsak bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebedi alemde veremeyiz? HDP’lerin planları arasında neler var? Kandil’deki talimatlarını uygulamak var. 6’lı Masa’nın görüştüğü HDP budur. Kandil’deki terörist elebaşları da zaten 6’lı Masa’nın kendileri için umut verdiğini söylüyorlar. Meral Hanım HDP de HDP’nin talepleri de masaya gelemez demişti. Şimdi HDP kumar masasına utormuş durumda. HDP elbette taleplerinin karşılanmasını isteyeceklerini açıkça belirtiyorlar. Bu talepleri Kandil belirliyor. 14 Mayıs’ta inşallah hepsine gereken dersi benim aziz milletim verecek.
Bu masanın ilkesizlik üzerine kurulu olduğunu hep söyledik. Masadakilerin birbirine pusu kurduğunu dile getirdik. Meral hanım bu masayı kumar masası olarak anlattı. Biz noterden gelecek talimatlarla hareket etmeyiz dedi. Hile hurda hainlik bu masada her şey var. Herkes birbirine çalım atıyor. İçlerinden bazılarının hakikati dile getirmesi tabii ki önemli. Yapılan açıklamalara baktığımızda. Buradan başarı beklemek mümkün değil.
Cumhur İttifakı’nın 14 Mayıs’tan zaferle çıkacağından ittifak olarak hiç kuşkumuz yok. Cumhur İttifakı’nın yerli, milliliğin, samimiyetin adresi. Şu anda Cumhur İttifakı’nın içerisinde yer alan BBP, HÜDAPAR’la ilgili uydurma yaklaşımlar var. Biz ittifakımızın ilkelerinde zaten uyumlu olmuşuz. Uyum olmasa Cumhur İttifakı’nın içerisinde yol yürümeyiz. Şu anda HÜDAPAR’a yakıştırılmak üzere çirkinlikler var. HÜDAPAR bunları kabul etmiyor, bizim terörle hiçbir ilgimiz olmaz diyor, tamamen yerli ve milli yapı. HÜDAPAR Cumhur İttifakına desteğini önemli ve kıymetli buluyorum. Eğer Karabağ’da, Kızılelma’da buluşabiliyorsak, eğitim, sağlık, adalet, emniyette aynı istikamette buluşabiliyorsak bizim ayrı kalmamız diye bir şey yok. Süreç içerisinde takvimi ayne uygulayabiliyorsak kapımızı kapatmamız mümkün değil. Şurada fazla bir zaman kalmadı.
Yenilenmeye, tazalenmeye, yeni başlangıçlar yapmaya her zaman ihtiyaç var. Kongre süreçlerimizde parti kadrolarını yeniliyor ve tabii ki gençleştiriyoruz. Beşeri sermayemiz çok zengin. Kabinede görev alabilecek yetkinlikle çok sayıda arkadaşımız mevcut. Dünyadaki siyasi liderler içerisinde baktığımızda kıdem konsunda en büyük, en ileri kıdeme bu kardeşiniz sahip. 20 yıldır Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığa kadar görevleri ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirdik. Bütün bu hizmetlerimizde uluslararası kuruluşların, kurumların tüm organizasyonlarını yaşamış irisi olarak, uluslararası imzaları atan kimse olarak bu işin içerisinde bulundum. Kabineden olan arkadaşlarımın her birisinin şu anda belli illere adaylar olarak görevlendirdik. Hem deprem kuşağında hem de verdiğimiz illere gidecekler. Ağırlıklı olarak deprem illerindeki görevlerini daha çok önemsiyorum.
Fuat Bey Ankara’dan bir bölgeye onu da aday yapıyoruz. Bu adaylıkları belirlerken, Fuat Bey örneğin nereli? Yozgatlı. Ankara’da Yozgat nüfusu nerede yoğun? Diyelim ki ikinci bölgede. Fuat Bey’i de orada görevlendirip. Fuat Bey siyasete bizimle teknokrat, bürokrat girdi, şimdi siyasi formayı da giyerek koşturacak. Büyükşehirler bakan arkadaşlarım için en uygun yerlerdir. Onları büyükşehirlerden belirledik, çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Muharrem Bey’le ağız dalaşına, zihinsel repliğe girmeyi doğru bulmuyorum. Kendisi ne diyordu ‘yenmiş de yenmiş, yenmiş de yenmiş’ diyor. Bunu bay bay Kemal için söyledi. Ne oldu sonunda, mağlup oldu. Biz ne yaptık, bunlarla milletimizin karşısındayız. Eğitimde sağlıkta, adalette, ulaşımda neler yaptık. Dış politikada neler yaptık, bunlarla konuştuk. Bugün Amerika’nın göbeğinde BM’ni tam karşısına Türk Evi’ni inşa ettik. Buralarda kiralık yer bulamayız.
Bizim ailenin korunması noktasında esas aldığımız başlık odur. Toplumuz sapkın akımlar nedeniyle kaygılı. Bu kaygıları görmezden gelemeyiz. İnsan hakları konusunda taviz vermeden sapkın akımların aile yapımızı tehdit edecek şekilde yaygınlaşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Sapkın adımları kültürümüze, değerlerimize tehdit olarak görüyoruz, bunlarla mücadelede kararlıyız.
Bu artışlar tamamen spekülatif. Bunu maliyetle açıklayamazsınız. Spekülatif artışların önüne kesinlikle geçeceğiz. Bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız açıklamalarını yaptı. Makul fiyatlı ürünleri vatandaşlarımıza sunacağız. Et ve Süt Kurumu kıyma ve kuşbaşı miktarını iki katına çıkaracak fiyat kıyma için 119 lira, kuşbaşı et için 129 lira olarak belirlendi.
Mehmet Bey benim geçmişte bakanım olmuş, mesai arkadaşım olmuş, yol arkadaşım. Kendisiyle ilgili özellikle insanımızın refahı, huzuru noktasında bundan sonraki süreçte de nasıl bazı değerlendirmeleri yapabiliriz kendisiyle ekonomik gelişmeler konusunda fikir alışverişinde bulunalım istedim. Sağ olsun yurt dışından dönüşte yanıma geldi. Kendisinin fikirlerine çok çok önem veririm. Kendisiyle bu görüşmeleri ilk defa yapmıyoruz. Hem benimle hem arkadaşlarımla bu zamana kadar hep istişare halindeyiz. Bize desteği hep devam etti, şu anda da devam ediyor. 6’lı Masa siyaseti kirlettiği için bu tür toplantılar farklı anlamlar oluyor. Bizi kendileriyle karıştırmasınlar. Mehmet Bey’in yurt dışında bozamayacağı taahhütleri, danışmanlıkları var. Kendisiyle bundan sonraki süreçte de olabilir. Mehmet Bey görevler düşerse seve seve üstüne düşeni yapacağını söyledi. Davetime icabeti konusunda kendisine teşekkür ediyorum.
Emeklilerle ilgili çalışmamızı yaptık ve bu rakamı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla yaptık. Açıklamak yine bana kaldı. Bu akşam buradan güzel müjdeyi vermiş olayım. Bunu 7 bin 500 lira olarak bu akşam buradan açıklamış oluyoruz. Hayırlısı olsun.
Arifiye’deki tesisleri Katar’a sattılar dedikler Katar, 10 bin konteyneri deprem bölgesine gönderdi. Aramızda bu ilişiler olmasa Katar kalkıp hem nakdi hem ayni olarak bu destekleri verir mi? Bunlar hiçbir şeyi araştırmıyor, öğrenmiyor, yalan yanlış yaklaşımlarla milleti aldatmaya çalışıyorlar. Keşke bizim Katar gibi ülkemizde yatırımlara giren ortaklarımız olsa. Türkiye, Türkiye olarak kolay kolay herhangi bir savaşın tarafı olmayacaktır. Türkiye barışın savunucusu olacaktır. Dünya barışına her türlü katkıyı nasıl sağlayacak bunun adımlarını atacaktır. Nitekim Rusya ve Ukrayna’da yaptığımız budur.
Bu fabrikadan inşallah şu ana kadar talep 80 bin. 85 milyon nüfusumuzun da burası ortak gururu. Siparişler yoğun. 60 yıllık hayal gerçek oldu. Söz verdik ve bu hayali gerçeğe dönüştürdük. 7 ayrı renkte TOGG’larımız var. İnşallah bu ay sonundan itibaren caddelerimizi onlar da zenginleştirecek. Türkiye Yüzyılı’nın gerçek bir nişanesi olacak. İlk 24 saat dolmadan 22 bin 150 sipariş verildi. Ne diyorlardı, ‘bu arabanın fabrikası nerede’. Fabrikayı açtık, sonra ne dediler ‘üretemezsiniz’. TOGG’u banttan indirdik mi, indirdik. Milletimiz bu heyecanın ortağı, asıl sahibidir. 2012’den beri ülkemizde satılan elektrikli otomobil sayısı 14 bin 780. TOGG ülkemizde 10 yılda satılan elektrikli otomobil sayısının 5 katı kadar siparişi sadece 6 günde aldı. TOGG’un üretim hedefi 2030’a kadar 1 milyon üretmiş olacağız. Hayırlısı olsun.