Günümüzde bireyler fazla kilolarından kurtulmak, ideal bedenlerine ulaşabilmek amacıyla birçok yöntem denemesinde bulunmaktadırlar. Bilinçsiz ve kontrolsüz her durumun bedene olumsuz etkisi olduğundan söz etmek mümkündür. Bu durumun temel örneklerinden birisi olan Yo-Yo Sendromuna değinmek gerekirse;
Yo-Yo Sendromu kişinin sürekli kilo alıp verme döngüsü içerisinde olması durumudur. Kişi düşük kalorili diyetler, diüretik takviyeler, detoks denemeleri vb. yöntemlerle istediği kilo kaybını sağlar ancak sonrasında bu beslenme biçimini devam ettiremedikleri durumda yeme atakları beraberinde verilen kiloları kolayca geri alma durumu söz konusudur. Yo-Yo Sendromunun görüldüğü bireyler kısa sürede kilo vermek amacıyla düşük kalorili vb. diyet kilo verme yöntemi denemeleri sonucunda istedikleri kiloyu vermektedirler ancak bu durum uzun vadede kalıcı sonuç vermemektedir. Bu sendroma sahip bireyler kısa sürede verdikleri kiloyu geri alma eğilimindedirler. Yo-Yo etkisiyle beraber vücut kitle indeksinde artışla beraber tip 2 diyabet gibi birçok hastalık ön plana çıkmaktadır. Kişiyi metabolik, fizyolojik, biyokimyasal ve psikolojik yönden oldukça olumsuz etkilemektedir. Hastalıklara karşı direncin düşmesine ve birçok hastalık durumunun ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Aynı zamanda Yo-Yo Sendromu sebebiyle metabolizma yavaşlar, vücut yağ dokusunda artış olurken kas dokusunda azalmadan söz edilebilir, yüksek tansiyon, kap damar hastalıklarında artış durumundan da bahsetmek mümkündür.
Yo-Yo sendromunda birçok faktör etkili olabilmektedir. Bu faktörlerden bazıları;
Sürekli diyet yapıp sonrasında yarıda bırakmak
Aşırı düşük kalorili diyet denemeleri
Diüretik ilaç takviye vs. kullanmak
Uzman desteği almadan popüler diyet listeleri denemeleri
Duygu durum bozuklukları
Psikolojik sebepler
Ani yeme atakları
Uzun süre aç kalmak
Düzensiz beslenmek
Abur-cubur atakları
Gereğinden fazla beslenmek (dengesiz beslenme durumu)
Sürekli atıştırmak gibi sebepler Yo-Yo Sendromunda etkilidir diyebiliriz.
Bilinçsiz uygulanan diyet yöntemleriyle de beraber açlık bilinci oluşur ve vücut kendini korumaya alır tüketilen her besini depolamaya başlar diyebiliriz. Bu durum sonucunda kişinin öncelikli olarak metabolizması yavaşlar bunu yağ oranında artış takip eder. Enerji alımındaki bu dengesizlikler sonucu vücut kas dokusunda azalma olduğundan vücut görüntüsünde deformasyondan söz edilebilir.
Yo-Yo Sendromu;
Tip II Diyabet
Kardiyovasküler hastalık
Obezite gibi hastalıkların riskini oldukça arttırmaktadır.
Bu durumun oluşmaması için yapılması gerekenlere değinmek gerekirse;
Diyetin sadece zayıflama aracı değil yaşam tarzında değişiklik sağlıklı ve dengeli beslenme durumu olduğunun benimsenerek uygulanması gerekmektedir.
Yeterli ve dengeli beslenme ön planda olmalıdır.
Kısıtlı diyetler uygulanmamalı kişi aç kalmamalıdır.
Sağlıklı ve ideal yağ kaybı önemlidir bu sebeple egzersiz hayata dahil edilmelidir.
Su tüketimine dikkat edilmelidir.
Şok diyetlerden kaçınmalı popüler diyet denemeleri yapılmamalı mutlaka bir uzmanla çalışılmalıdır.
İlaç takviyeleri kullanılmamalı Hipokrat’ın dediği gibi besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun.